Ülkemizdeki müesses anayasal düzeni ve laik Türk Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya yönelik bir karşıt gücün varlığı yadsınamaz. Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde başlatılan günümüzde de her türlü engellemelere ve baskılara karşın evrimleşerek gücünü ve egemenliğini sürdüren Türk devriminin karşıtlarıyla mücadele etmek bugün ülkemizin ve Cumhuriyetimizin en önemli beka sorunudur.
Laik Cumhuriyet karşıtı bu gerici güç, önceki Mudanya Mektupları'nda da sık sık değindiğim gibi Cumhuriyetimizin kuruluşundan da önce Osmanlı'nın her yenilik hareketine de karşı çıkan gerici bir gücün bugün yaşayan varislerinin oluşturduğu güçtür. Sadece ve sadece din tacirliğine dayanan, tertemiz inanca sahip yurttaşlarımızın dini duygularını istismar eden Batı Emperyalizminin emrindeki bu güç Cumhuriyetimizin kurulmasıyla da tamamen sönmedi. Bunlar solucanlar gibi toprak altında saklandılar. Laik Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren gizliden gizliye palazlanan bu güç, gerçek laik Cumhuriyet sevdalıları olan bizlere ve bizim kuşağımızdan önceki seleflerimize ve en önemlisi bu ülkede yarım asırdan fazla bir süreç içinde egemen olan sağ iktidarları kandırdılar. Ankaralı O bilge adamın büyük bir vukufla teşhis ederek yıllarca önce bana söylediği gibi, "...Bizlerde sizin gibi laik Cumhuriyet ve Türk Devrimiyle uyum içinde çalışıyoruz..." diyerek yıllarca Laik Cumhuriyetten yana olan Türk halkına yalan söylediler. Türk halkını aldattılar. Bunlar yıllarca sessizce örgütlenerek ve organize bir şekilde çalışarak laik Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı büyük bir güç haline geldiler. Bu nedenle laik Cumhuriyet’e ve Atatürk'e karşı kin kusan ve Türk Devrimi'ne karşı inanılmaz bir öfke ve düşmanlık içinde olan Batı emperyalizminin uşağı olan bu devrim karşıtları yıllarca sessiz ve derinden hareket ederek bugünlere geldiler.
İşte “Derin Tarih” yutturmacısıyla,Devletin ne yazık ki yayın izni verdiği bazı laik Cumhuriyet karşıtı televizyonlara fütursuzca çıkarak Cumhuriyet tarihimizi karalamalarının ve Türk devriminin lideri O eşsiz Deha’ya ve ailesine alçakça dil uzatmaların asıl amacı; Yüce Tanrı’nın Türk Milletine bir armağan olarak gönderdiği O büyük insanı aşağılayarak laik Cumhuriyetimizi ve Türk devrimini değersizleştirmek, böylece ülkemizi bölmek, Türk’ü boğmak ve Ulusal devletimizi yıkmak isteyen emperyalizmin amacına hizmet etmektir. Bu gerici güç on yıllar öncesinin özellikle sağ eğilimli siyasal iktidarların basiretsizliğinden ve umursamazlığından yıllarca ve yıllarca yararlandılar. İllegal binlerce okulda yüzbinlerce Türk gencinin laik Cumhuriyet karşıtlığı ve Atatürk düşmanlığı konusunda beyinlerini yıkadılar.
Daha önceki Mudanya Mektupları'nda da “Uzun İnce Bir Yol” başlığıyla yazdığım gibi; bu Cumhuriyet düşmanları bu kayıt dışı okullarda Türk gençlerinin önemli bir bölümünü, kendileri gibi birer laik Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olarak yetiştirdiler. Bu nedenle bu Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının yıllar yılı bu illegal okullarda genç beyinlere nakşettikleri laik Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını bu fikri sabitlerini kırmak çok zor bir iştir. Bunun içindir ki, laik Türk Cumhuriyetimiz bütün kurum ve kurallarıyla yeniden tesis etmek uzun ince bir yolu aşmayı, meşru zeminler içinde yapılacak büyük ve sabırlı bir mücadeleyi gerektiriyor.
Yarın 19 Mayıs,
Günümüzde, ülkemizi bölüp parçalamak, Ulusal devletimizi ve Cumhuriyetimizi yıkmak, Türk’ü boğmak için PKK ve PYD’yi ve diğer terörist güçleri kullanan Batı emperyalizmi dünde ülkemizi, işgal etmek ve parçalamak amacıyla 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e Efzun askerlerini çıkardı. 98 yıl önce gerçekleşen bu meşum işgal karşısında vatanımızın savunulması ve bağımsızlığımızın korunması çareleri arayan Mustafa Kemal ve kendisi gibi yiğit arkadaşları, İstanbul'dan bindikleri Bandırma Vapuruyla Samsun’a çıktılar. Bu lider kadronun insiyatifi ile kongreler düzenlendi. Türk Milleti tüm yurt sathında Müdafa-i Hukuk örgütleri kurdu. 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Ulusal egemenliğin yegane temsilcisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu. Bağımsızlık savaşı, ‘Anayasal Bir Düzenle’ kurulan TBMM'ce yönetildi ve zaferle taçlandırıldı.
Bu nedenle Büyük Türk Milleti bu gün Batı emperyalizmi karşısında yaptığı vatan savaşında, eşsiz Önder Mustafa Kemal liderliğinde 19 Mayıs 1919 günü tarih sahnesine yeniden çıkarak şahlanabildiğinin başlangıç noktası olduğunu unutmamalıdır. Yine Türk Milleti, bütün maddi ve manevi gücüyle ulusça birlik olunarak, Mustafa Kemal liderliğinde Batı emperyalizmine karşı bir “Bağımsızlık Savaşı" verilebildiğini ve bu Bağımsızlık Savaşı sonucunda, kanla ve irfanla 29 Ekim 1923 günü yıkılmamak üzere ancak Ulusal Egemenliğe ve Parlamenter Demokratik Sisteme ve Hukukun Üstünlüğüne dayalı laik bir Türk Cumhuriyeti kurulduğunu asla unutmamalıdır.
Bu makale 1135 defa okunmuştur.