Çarşıya, sokağa, sahile çıktığımızda yüzü asık, derin düşünceler içerisinde olan insanlarla çokça karşılaşıyoruz. Oradan kahvehanelere bakıyorsunuz; çay, kahve içerek sohbet eden bir kaç kişi haricinde başka insanlara rastlayamıyorsunuz.
Otobüse, metroya biniyorsun, bilhassa gençler kulağına kulaklığı takmış, müzik dinliyor ve kimse ile muhatap bile olmuyorlar. Çevresi ile ilişkiyi kesmişler, maalesef robot gibi olmuşlar.
Okuldaki öğretmenin öğrencisi ile arasındaki bağ gittikçe zayıflamış. Sabahın 6’sında karanlıkta kalkarak daha kahvaltısını bile yapamayan o küçücük yavrularımız uykulu halde okula giderek, özlük hakları iade edilmemiş kimisi sözleşmeli ve geçim derdi içindeki öğretmeninden eğitim almaya çalışıyorlar!
Trafikte araç kullananlar bencilliği en üst seviyesine çıkabiliyor. Yayalara ve diğer araç sürücülerine saygılı davranmıyor, kuralları kendi lehlerine yorumlayarak, karşısındaki sürücü veya yayayı haksız görebiliyor.
Bazıları ise, sokaklarda yaşamaya çalışan sokak hayvanlarına şiddet uyguluyorlar. Yolda yürürken bir kızımıza cinsel tacizde bulunuyorlar. Evine gidince evindeki eşine ve çocuklarını dövüyor ve hatta cinnet geçirerek eline geçirdiği bir silahta eşini, çocuklarının hayatına son verebiliyor.
Bir siyasi partinin kongresinde, sadece destekledikleri başkan adayının kazanması için her türlü atraksiyonu yapmayı mübâh gören bir zihniyete nasıl ulaştık?
Bir site yönetiminde, bir dernek faaliyeti içerisinde birlik ve beraberlik içinde ortak karar almanın ne kadar zor olduğuna şaşmamak elde değil.
Bir spor müsabakasında yani Altay, Göztepe maçında birbirlerine kinlenen taraftarların, karşı takımın taraftarlarının hayatına kast edecek cesareti nasıl buluyorlar?
Sosyal medyada yapılan bir paylaşıma yorum yapan bir başkasının tezat bir yorumunda her iki grubun birbirlerine yaptığı hakaretler maalesef diz boyunu aşabiliyor.
İş bulamayan ekonomik sorunlar karşısında geçim derdi içinde olan veya psikolojik sorunları olan bazı şahıslar, bu tükenmişliklerini başkalarının üzerinde test etmeye çalışıyorlar.
Ne oldu insanlarımıza? Nasıl bu duruma geldik? Birbirimizin haklarını nasıl görmemezlikten gelebiliyoruz? Birbirimize saygınlığımızı ne ara yitirdik? Birlikte yaşamayı ne zaman öğreneceğiz?
Bu gelişmeler sonucunda bu ve buna benzer birçok soruyu sorabiliriz.
İnsanların kutuplara ayrılmasında, birbirlerine saygı duymamaları, birbirlerine tahammül etmemelerindeki en büyük etkenlerin ekonomik ve sosyal nedenlerin yanı sıra siyasal söylemler ve siyasal çıkışlar olduğunu söyleyebilirim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e geçtiğimiz yıl Rize’de bir vatandaşın yapmış olduğu tepki karşısında “Bunlar daha iyi günleriniz. Durun bakalım, başınıza daha neler gelecek?” demesinin üzerinden çok fazla geçmedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Plan Bütçe Komisyonu’ndaki bütçe görüşmelerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na TV’de canlı yayında ş..z demesi tahammülsüzlüğün üst seviyeye çıktığının örneği olarak görebiliriz.
Bunun gibi söylemler karşısında, cesaret alan diğer iktidar milletvekilleri de boş durmuyor.
6 Aralık 2022 günü Gazi Meclis’te, bütçe görüşmeleri sırasında İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz’ın kürsüde yapmış olduğu konuşma sırasında AK Parti milletvekillerinin sözlü sataşmaları ile tartışmalar yaşandı.
Yaşanan bu tartışmalarda birbirlerine müsamaha gösteremeyen milletvekillerinden AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık’ın, İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün başına kinle ve nefretle kabadayıca yumruk atması ile milletvekilinin yaralanmasına sebep oldu.
Daha öncesinde kalbinde kalp pili olan İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün yapılan kalp masajı ile hayata döndürülmesi sonrasında, buna sebep olan AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık’ın “Özür dilemeyeceğim” demesi beni gerçekten endişe ettirdi!
Yahu bu nasıl bir hırs! Milleti temsil etsin diyerek oylarımızla milletvekili yaptığımız kişi, bir başka vekilin ölümüne sebep olabilecek bir saldırı ile darp yapıyor ve pişman bile olmuyor! Hem de TBMM’sinde! Milyonların önünde.
Milletimiz zaten ekonomik zorluk içerisinde yaşama mücadelesi çekiyor. Bu ekonomik çöküntüden çıkış yolu bulunmasını isterken, vekâlet verdiklerinin sergiledikleri şiddet görüntüleri ve şiddeti teşvik edici sözleri söylemeleri, çaresizlik içerisinde olan ve çözüm bekleyen milletin de sabır taşını da çatlatmaktadır.