1999 Gölcük ve Düzce depremlerinde ülkemiz çok büyük acılar yaşadı. 40 bin insanımız bu deprem felaketlerinde can verdi. Binlerce vatandaşımız fiziksel ve ruhsal etki altında kaldı.
Millet olarak bizler, 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinin travmalarını üzerimizden atamamışken; İstanbul’da 24 Eylül 2019 Salı günü 4,6 ve 26 Eylül 2019 Perşembe günü Silivri açıkları 5,8 şiddetindeki depremlerde, 28 vatandaşımız hayatını kaybetti. 24 Ocak 2020 Cuma günü saat 20:55’ te Elazığ’ın Sivrice ilçesi yakınlarında 6,8 şiddetinde meydana gelen depremde ise 41 vatandaşımızı toprağa verdik.
30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14:51 de İzmir’in Seferihisar yakınlarında meydana gelen 6,9 şiddetindeki deprem ile yine yıkıldık. Bu depremle de bini aşkın yaralı ile 79 vatandaşımızı da gözyaşları ile toprağa verdik.
Deprem gerçeğini bizler unuttukça tabiat ana bizlere hatırlatıyor.
6 Şubat 2023 günü saat 04:17’yi gösterince Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden sonra bu güne kadar 53 bin 537 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Ülkemizin 1/7’si yıkıldı, gitti! Yıkılan bu 11 ilimizde 13 milyon 500 bin vatandaşımız deprem mağduru oldu. Hayatlarından endişe eden en az 2 milyon vatandaşımız ise başka illere gitmek zorunda kaldı.
Yaşadığımız onca deprem felaketleri varken, bizler bu güne kadar ne yaptık?
4 Aralık 2023 günü Mudanya merkezli 5.1 şiddetindeki deprem sonrasında alelacele Mudanya Belediyesi binasını boşalttık!
Birçok keresinde bu satırlarda yazmama rağmen maalesef “Mudanya’da yaşanabilecek afetler için ileriye dönük hiçbir şey yapılmadı“, demem pekte yanlış olmaz.
Mudanya’da iki adet parçalı kırık fay hattı bulunuyor. Çok yakınlarımızda olan bu faylar bizleri endişe ettiriyor. ‘Kader’ diyerek koltuğumuza yaslanıp başımıza geleceğe razı mı olacağız? Ya da bu yaşanacaklara kader planı mı diyeceğiz, yoksa?
2020 yılında MUDANYA Gazetesi’nde belirttiğim gibi, Mudanya’da Afet ve Acil toplanma bölgelerini dahi oluşturamadığımızı gördüm.
Mudanya Belediyesi o tarihte, ilçede 22 ayrı noktada Afet ve Acil Toplanma bölgesi oluşturmuştu. Aradan geçen bu 4 yıl içerisinde kırsal mahalleleri de ilave ederek, Afet ve Acil toplanma bölgelerini 28’e çıkarılmış.
Bu bölgeler genel olarak okul bahçeleri, stadyum ve küçük park alanlarından öteye gidememiştir.
Birkaç örnek vermek istiyorum.
Mudanya İskele meydanındaki toplanma alanı, Budo ve Sosyal tesisler araç otoparkı olarak kullanılmaktadır. Araçların toplatıldığı bu alanda, insanların toplanması mümkün değildir. Bu gerçekler görülmelidir.
Güzelyalı Lise Caddesi’ndeki eski İmam Hatip Ortaokulu, Afet ve Acil toplanma bölgesi ilan edilmiş.
Bu bölgeleri belirleyen görevliye şaşıyorum. Bu belirlemeleri yaparken gidin bir görün bakalım! Bu okula bir afet durumunda vatandaşlar girebilir mi?
Ben söyleyeyim. Asla ve asla giremezler!.Çünkü okulun giriş kapılarında koca bir asma kilit var. Okulda vatandaşların kalabileceği bir durumda değil. Yıkılmaya yüz tutmuş durumda.
Ya da Güzelyalı Duran Camisi’nin avlusu da yanlış bir seçim olmuş. Oraya toplanan insanların üzerine artçı depremler olduğunda minarelerin yıkılması söz konusu iken buraya vatandaşları toplama cahillikten başka bir şey değil!
En önemli de, spor aletlerinin olduğu alanda ve küçük çocuk parklarının olduğu alanlardan; afet ve Acil toplanma alanı olamaz. Bunu çok iyi anlamamız gerekiyor.
Bu arada Mudanya Belediyesinin 28 bölge belirlemesine rağmen, Mudanya Kaymakamlığı‘nın da 22 bölgede kalması, aradaki uyumsuzluğu göstermektedir.
Sosyal devletsek, sosyal belediye isek bu hatalardan, bu ilgisizlikten bir an önce geri dönmeliyiz. Peki neler yapmalıyız?
Mudanya, deprem fay hattı üzerinde olması sebebi ile riskli deprem bölgesi içindedir. Bizler; deprem bilim insanlarının, Marmara Bölgesi’nde de 7 şiddetinde depremin olacağını bas bas söylemesini duymuyoruz.
İlçemizde yaşayan insan sayımıza paralel insanlarımızı afet zamanında barındırabileceğimiz alanlar oluşturulmalı. Bunun için gerekiyorsa kamulaştırma yapılmalı. Oluşturulan bu alanlarda çadır, konteyner ve tuvalet, duş ve temiz suya ve gıdaya ulaşabilmek için alt yapı oluşturulmalı.
Mudanya’da deprem konusunda halkımıza (depreme hazırlık ve acil ilk yardım) eğitimi verilmesi gerekmektedir.
Acil toplanma alanlarının yetersiz olduğu, ilçemizin trafik, otopark problemlerinin çözümlenmesi, sokak ve caddelerin açık tutulması, bölgesel olarak kentsel dönüşüme geçilmesi konu başlıkları, depreme karşı yapılacak en öncelikli ve ciddi çalışmaların başında gelecektir.
Mudanya’da yerel yöneticilerimiz, vatandaşlarımızın can güvenliğinden de sorumlu olduklarını bilmeleri gerekiyor.
Maalesef son yıllarda deprem konusunda Mudanya’da, sadece Mudanya Belediye binasının boşaltılmasından başka dişe dokunur hiçbir gelişme olmadı.
Bu konuda hiç kendimize ödev çıkartmadık!
Unutmayalım; sadece deprem öldürmez, alınmayan önlemler de öldürür!
Geç kalınmadan, karar verme yetkisindeki tüm kurumların, bu eksiklikleri dikkate alarak önlemler için kollarını sıvamalarını umuyorum.
Bu alınacak önlemlere belki 10 dakika sonra, belki bir gün, belki bir hafta sonra ihtiyacımız olabilir.
Çok geç olmadan, bir daha bu acıları yaşamayalım.