Bu zamana kadar kimliğini bulamamış olan bir ilçede yaşıyoruz.
Bundan 30 veya 35 yıl öncesine kadar genel anlamda tarımdan gelir elde eden bir ilçe idi, Mudanya.
Nüfusun artması ve dışarıdan emeklilerin göçü yaşanınca bugün emekliler kenti olarak karşımıza çıkmıştır.
Ama bizler emekliler kentinin yanı sıra, Mudanya’nın gerçekten bir kimliğe kavuşmasını istiyoruz.
Mudanya’da geliştirilmesi gereken ilk konu tarımsal üretimdir.
Evet, Mudanya’da tarım; zeytin ve kara incir arasında sıkışıp kalmıştır. Ciddi anlamda bu verimli topraklardan köylümüz tam anlamı ile yararlanamıyor.
Tabi bu ekonomik imkânsızlıktan ve devletin yapmış olduğu kısır uygulamalardan kaynaklanmaktadır.
Bizlerin çocukluk yıllarında Mudanya’nın köylerinden İstanbul’a gemiler dolusu üzüm gidiyordu. İskele üzerinde gemiye dolum bekleyen bir apartman boyu kadar üzüm kasalarını dün gibi hatırlıyorum.
Bu anlamda bilhassa Mudanya’nın kara elması olan Çağrışan üzümünün üretimini canlandırmak adına iş insanları ile köylümüzü buluşturmamız gerektiğine inanıyorum.
Üzümün üretilmesini teşvik ederek, köylerimize üzüm işletme tesisleri açalım, reçel, pekmez, şıra, şarap üretelim teklifime; “Müslüman mahallesinde salyangoz mu satalım?” cevabını veren geçmiş yıllardaki bir siyasi partinin eski başkanını kınamıştım.
Bugün de halen kınıyorum!
Köylümüzü, çiftçimizi ve ülkemizi üretim kurtaracak.
Bizler üretmezsek, köylümüzün, çiftçimizin önünü açmazsak elin avucuna bakar hale geliriz.
Ve gelecekte de açlıkla sınanırız!
Yıllardır yapılan yanlış yönetimden dolayı ülkemizde ekonomik hayat daraldı. Köylümüz tarım yapamaz hale geldi.
Anadolu’nun o kadim halkı artık ekmeyi, biçmeyi bıraktı. Hayvancılığı yapmayacak kadar da küstürüldü.
Böyle olunca büyük şehirlere göçerek asgari ücretle bir iş bulup, hayatını devam ettirmenin çabası içerisine girdiler.
İşte bugün bile üretimsizlikten, hazır yemekten, marketlerden, AVM’lerden ihtiyacımız olan gıdayı nereye kadar, satın alacağız.
Üretmediğimiz ve tüketici olduğumuz son 3,5 yıl içerisinde enflasyonun da ne kadar artmış olduğunu iliklerimize kadar yaşıyoruz.
Ve bu enflasyon karşısında erimeyi her toplumda ve her zaman olduğu gibi halkımız yaşıyor. Bedeli halkımız ödüyor!
Asgari ücretin 17 bin 2 lira ve emeklilerimizin maaşlarının, 12 bin 500 liraya zorla çıkarıldığı bu kadim halka, fatura ödettiriliyor maalesef.
Yani küfe halkın sırtında, ejder meyvesi ve manda yoğurdu yiyenlerin sırtında değil!
Halkımızın, köylümüzün üretme çabasını bu iktidar görmeli. “Paramız var alırız” demek çözüm olmuyor. Olmadığını da gördük.
İktidarın tarım ve hayvancılık konusundaki yetersizliğini, yerel yönetimler giderebilir, o boşluğu yerel yönetimler doldurabilir.
Bu anlamda 31 Mart 2024 günü Mudanya’da ve Bursa’da bir değişim yaşandı.
Seçilen Mudanya Belediye Başkanı Sayın Deniz Dalgıç’tan ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey’den;
Öncelikle Çağrışan Mahallesi olmak üzere üzüm üretimini teşvik edecek veya sanayici ile köylüyü bir platformda buluşturacak girişimler bekliyoruz.
Mudanya’da köylü üreticimiz bu verimli toprakları çok daha verimli kullanarak, bizlere yaşatılan bu ekonomik krizi daha kolay atlatabilirler ve hep birlikte bizlerde atlatabiliriz.