Asırlar öncesinde insanlar hayatta kalma mücadelesi verirken, günümüzde ise hayatını idame edebilmek için çaba harcamaktadırlar.
İnsanoğlu, hayatını sürdürebilmek için bazı mal ve hizmetlere ihtiyaç duymaktadır.
İnsanın ihtiyaçları sonsuz iken, maalesef kaynaklar kıt’tır.
O yüzden insanlar bu kaynakları tasarruflu kullanmayı bilmesine rağmen, bazı insanlar ne yazık ki, tasarruf kelimesinin dahi ne anlama geldiğini bilmemektedir.
Benim yaşımdaki kuşak çok iyi bilir. Bizler tasarruf etmeyi öncelikle aile içinde anne babamızdan, sonrası ise ilkokulda öğretmenlerimiz tarafından öğrenirdik.
Tasarruf etmemi desteklemek için rahmetli babam Faik Pala bana ilk kumbaramı hediye ettiği günü, dün gibi hatırlıyorum.
Kardeşimle, metal kumbaramızı elle tartarak veya sallayarak “Kim daha çok para biriktirdi” diye de yarış içinde olurduk.
Okulda öğretmenlerimiz ise bizlere yerli malı kullanmamız doğrultusunda bilgiler verir, Yerli Malı Haftası düzenleyerek görsel olarak da örneklemeler yaparak bizleri teşvik ederlerdi.
Günümüzde ise toplumumuz, tüketim toplumu olduğu için, ‘’tasarruf kelimesi anlamı olmayan bir kelime’’gibi kaldı.
Üretmekten ziyade, tüketim yarışı içinde olduğumuz için bu kaynakların bir gün tükeneceği, bu kaynakları kitaplarda ve televizyon ekranlarından izlemek zorunda kalacağımız kimsenin aklına gelmiyor.
Asgari ücret geliri olan emekçiler, 10 bin TL ile geçinmeye zorunlu bırakılan dar gelirli, iktidarın gelirlerini kısması sonucunda mecburen tasarruf etmeye başladılar.
Ama bu zoraki gelirleri kısma ve bedel ödetme bu güne kadar hep bu dar gelirliden istendi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 3 yıllık bir tasarruf programı açıklamış olmasını, kamu kurum ve kuruluşları ne kadar uygular bilemiyorum.
Bugüne kadar devletin kaynaklarını fütursuzca kullanan bazı kurumlar itibarından nasıl tasarruf yapacaklar ki?
Mudanya’da bile 10 kişinin altında personeli olan bazı kamu kurum ve kuruluşlarında, bir hizmetli ve makam şoförü lüksünden bakalım kimler vazgeçecek?
Bugüne kadar yaşadıklarımızdan bizleri yönetenlerin hiç ders almadığını gördük ve görüyoruz da!
Her günlerini Ağustos böceğinin yaşantısı ile geçirdiler.
Hiçbir zaman yaz bitmeyecek, kış gelmeyecek sandılar.
Ama öyle olmadı, işte şimdi ekonomik anlamda kışı yaşıyoruz.
Eldeki kaynakları bitmeyecek gibi kullanırsan kasada ihtiyat akçesi bile bırakmaz isen bu yaşadığımız ekonomik buhran kaçınılmaz olur.
Belediyelerde de bu savurganlığı yakından gördük. Kasada kuruş bile kalmamış. Yemişler, bitirmişler, üstelik te bizleri borçlandırmışlar.
AK Partili Bursa Büyükşehir Belediye eski Başkanı Alinur Aktaş’tan Bursa halkına 25 milyar TL borç kalmasının yanı sıra, CHP’li Mudanya Belediye eski Başkanı Hayri Türkyılmaz’dan da Mudanya halkına 216 milyon TL borç kaldı!
Ayağını yorganına kadar uzatmazsan geleceğimizi karartırsınız.
Ne olacak, şimdi?
Başkalarının hatasını, en az 3 yıl kemer sıkarak bedel öde.!
Ülkemiz de bu durumda, belediyelerimiz de!
Umarım Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı tasarruf tedbirleri, fotokopi kağıdını arkalı önlü kullanmaktan öteye gider.
İzleyeceğiz ve göreceğiz.!