Ukrayna, Sovyetler Birliği bünyesinde iken 1991 yılında bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Ukrayna, uzun yıllar Sovyet yanlısı bir yönetim ile yönetildi.
Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesi ile Ukrayna arasında esen soğuk rüzgârlar bu dönemde doruk noktasına çıktı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna’da yer alan Luhansk ve Donetsk bölgelerindeki Rusya yanlısı ayrılıkçıları desteklemeye başladı. Ukrayna ordusu ile Rusya’nın desteklediği ayrılıkçı Ruslar, zaman zaman çatışarak gerginliğin tırmanmasına neden oluyordu.
Ukrayna’da 2019 yılında yapılan Parlamento seçimlerinde Devlet Başkanı seçilen Vladimir Zelenski, halkın desteği ile yüzünü batıya çevirmeye başladı. Ukrayna’yı Avrupa Birliği’ne katma çabası içinde olmasının yanı sıra, NATO bünyesine de dâhil etme düşüncesi, Zelenskiy ile Putin’in arasının daha da açılmasına sebep oldu.
Rusya, Ukrayna’yı NATO’yla arasında bir tampon bölge olarak görüyor. Rus yetkililer ve Putin, sık sık Ukrayna’nın NATO’ya katılımına karşı çıkarak NATO’nun Doğu Avrupa’daki genişlemesini istemiyordu.
Görüşmelerin çıkmaza erdiği 2021 yılının son aylarından itibaren Rusya’nın, Ukrayna sınırlarına asker ve silah sevkiyatına başlaması, Batı’da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği algısını oluşturdu. NATO’nun doğu Avrupa’da ilerlemesini istemeyen Rusya askeri yığınağına devam etti.
Rusya kimsenin ummadığı; 24 Şubat 2022 günü sabah saat 05.50’de Donbas’a askeri harekâtın başladığını duyurdu. Rusya ordusunun amacının insanlarını korumak olduğunu ve şartların Rusya’yı harekete geçirmeye zorladığını ifade etti. Putin Luhansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerini de bağımsız devletler olarak tanıdığını açıkladı.
24 Şubat’tan 30 Mart 2022 gününe kadar geçen 26 günde suçu ve günahı olmayan bin 179 sivil hayatını kaybetti. Bin 860 sivil vatandaş ise yaralandı. Çocuklar babasız kaldı. Anneleri eşlerini kaybetti. Ölümden kaçan yaklaşık 4 milyon insan komşu ülkelere geçerek mülteci durumuna düştü. Ülkenin yaklaşık yüzde 90’ı roket, uçak bombaları ve tank atışları ile yakıldı, yıkıldı! Can kaybının yanı sıra Ukrayna’da oluşan hasarın 500 milyar Dolar’ı geçtiği de tahmin edilerek harabe bir ülke haline geldi.
Batı ve Amerika’nın Ukrayna’ya askeri desteğini vermesi durumunda Rusya’nın da, Nükleer tehdidini öne sürmesi 3. Dünya Savaşı’na sebebiyet verebileceği için Rusya’nın saldırılarına karşı ekonomik yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Birçok Avrupa ve NATO ülkeleri bu ekonomik ve siyasi yaptırımlara dâhil oldu.
Ekonomik, askeri, siyasal ve kültürel ve turizm açısından yakın ilişkiler içerisinde olduğumuz Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa taraf olmaktansa, tarafsız kalmanın Türkiye Cumhuriyeti açısından çok akılcı bir yaklaşım olduğunu ifade etmek istiyorum.
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitri Kuleba ve heyetlerini 10 Mart 2022’de Antalya’da buluşturarak silahların susması ve barış yapılması konusundaki girişimi, tüm dünya ülkeleri tarafından takdir gördü.
Toplantı öncesinde ve sonrasında Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanı sıra, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her iki ülkenin devlet başkanlarının yanı sıra birçok devletin başkanları ile defalarca diyaloğa girmesi barışın tesis edilmesi konusunda tüm dünyanın umudu oldu.
Tarafsız ülke olan Türkiye’de, 29 Mart 2022 günü İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı savaşan iki ülkenin heyetlerinin görüşmeleri olumlu geçti. Heyetlerin önerileri iki devlet başkanlarına iletilerek değerlendirileceği belirtildi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Ukrayna ve Rusya arasındaki barış çabalarını destekliyor ve takdir ediyorum.
Aynı çaba ve gayreti de kendi komşumuz olan Suriye’de de barışın tesis edilmesini akan gözyaşlarının durması, sığınmacıların ülkelerine geri gönderilerek kendi yaşantılarına dönmeleri konusunda da göstermelerini diliyorum.