Türkiye’nin insan hakları, hukuk, din, düşünce özgürlüğü gibi evrensel değerlerden kopuk, yasa tanımaz tavırlarını görmek için AB’de raporlarına gerek yok…
Cumhuriyetimizin kuruluşundan 5 ay sonra 3 Mart 1924‘te çıkarılan ve halen yürürlükte olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla medreseler kapatıldı. Böylece eğitimde birlik sağlandı.
MEB HALEN YASALARI ÇİĞNİYOR!
Eğitim Bakanlığı ısrarla; Milli Eğitim Temel Kanunu’ndaki ‘Milli Eğitimin Temel Amacı maddesini, ‘Milli, ahlaki, vatanı milletini seven bireyleri yetiştirmek kısmını alarak, tarikatlar ve cemaatler ile MEB arasında imzalan protokoller ile içli dışlı tehlikeli eğitim uygulanıyor.
Yasanın ilk cümlesi olan “Atatürk ilke ve devrimlerine ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı bireyler yetiştirmek” olsa da AK Parti iktidarı tarikatlarla imzaladığı tüm eğitim protokollerinde bu kısma yer vermeyerek, anayasal suç işliyor…
Tarikatların eğitimin içlerinde ne işleri var sorusuna cevap verecek bir sorumlu yok!
Sadece “biz yaptık, oldu” ve sessizlik! Tarikat isimlerinin varlığı ile başlayan eğitim kültürden daha çok dini kültür ders saatleri daha çok okutuluyor. Kültür dersleri ha var(!) ha yok! Bu dönüşümün oluşturduğu eğitim çok yamalı bohçaya dönmüş…
Eğitim Bakanlığı yetkilileri anayasal suçlu durumunda olduklarını bir kere daha hatırlatalım:
“Anayasanın 24. Maddesine göre din ve ahlak eğitimi, devletin gözetiminde yapılmak zorundadır.” diyor. Anayasanın 14.maddesinde belirtilen, “Anayasa’daki hak ve hürriyetleri devletin ülkesi ve bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan, demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” diyor. Sorumsuz Bakan Yusuf Tekin’in gözardı ettiği 24. ile 14. maddeleri tekrar tekrar okuması tavsiye edilir.
Mevcut yasayı kendi keyfine ve düşüncesine göre değiştirmesi söz konusu olamaz ve olmamalıdır! Kendinden önce bakanlık yapan birçok bakan gibi, görevden alınması ile ismi (!)eğitimde anılmayacak ve hatırlanmayacaktır. Hükümet değişiminde sorumluluk alanından sıyrılması mümkün olacak mı?
Emri verende, emri yerine getireninde, anayasal suç işlemediklerini iddia etmeleri kadar gülünç savunma olabilir mi? Son günlerde eğitim yobazlaşan mağara devrine dönecek mi? Yoksa(!) modern ilim ile bilimlerin okutulan eğitimin yükseltisi olacak olan Atatürk İlke ve Devrimlerine layık olarak, Türklüğün şanını temsil edecek olan gençlerin eğitimi başlayacak mı? Eğitimin içinde tarikatların ve cemaatlerin ne işleri var? Bu konuda kamuoyunu aydınlatma gücü var mı?
AK Parti iktidarı döneminde ortaya çıkan çirkin tabloya bakalım…
Tarikat ve cemaatlerin Kur’an kurslarında ortaya çıkan çirkin olayları unutmayalım.
Kahramanmaraş’ta, Sivas’ta ve Çorum’da insan hakları ihlalleri ne çabuk unutuldu?
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi, her bütçede haddinden fazlasını neden alır? Hiçbir İslam ülkesinde bu kadar büyük bütçesi olan dini kurumların varlığı tartışılır. Türkiye’nin laik Cumhuriyetin prensipleri olan değerlerin oluşması, diğer İslam ülkelerinde olduğu söylenemez!
HAFTANIN MESAJI:
MEB Temel Kanunu olan insan hakları, hukuk, din, düşünce özgürlüğünün sigortasıdır. Atatürkçü düşüncenin ve laik Cumhuriyetin bu topraklarda barışçıl yaşamanın kırmızı yaşam çizgisi olduğunu hatırlatmaya gerek var mı? (Mehmet AKTOPRAK)