Yalan ve siyaset ilişkisinin tarihi uzun bir dönemi içinde dönüşüme karşı değişmeyen bir düşünce anlayışını içinde barındırır.
Hangi dönemde olursa olsun yalanın siyasette bir araç haline getirilmesiyle; toplum içinde yalan söylenmesiyle ve ciddi meselelerin varlığını sesli konuşarak üstü kapatılır.
Bu yalan siyaset her zaman toplumu etkilemek ve biçimlendirmek için değil, doğrudan kitleleri harekete geçirmek içinde kullanılır. Siyasi katliamların ortaya çıkış noktası ile bir ideoloji düşüncenin etrafında toplanan kitleleri, birbirinin üstüne saldırmak içinde kullanılır.
Sivas’ta Madımak Oteli Katliamı ve Kahramanmaraş’ta Alevilere karşı yapılan katliamların çıkış noktası sağ-sol çatışmaların toplumsal savaşa dönüşümüdür!
SAĞ VE SOL ÇATIŞMALARI…
1960 Yılında hızlanan sağ-sol çatışmalarını hatırlayalım…
O günkü iktidarın engelleyemediği katliamlara ordunun müdahale etmesi ve kurulan cunda hükümetlerinin kurulması ile başlayan yeni Anayasa çalışmalarının başlangıcı oldu. Sonrasında AK Parti İktidarı “torba yasalarla” tırpanlayan mevcut Anayasa’yı ihlal eden, halen yeni bir Anayasa yapılmasını isteyen ve güven vermeyen AK Parti iktidarının siyasi yalanlarına inanmayan; Türk Ulusu var!
Türkiye’de yalan ve dini istismar eden iktidar sayesinde gelinen noktaya bakalım…
Tek adam yönetimi ile dibe vuran ekonomi, iç ve dış politikanın yetersizliği için söylenen yaldızlı yalanlar… Ege ve Akdeniz’de bulunan adalarda Yunan askerinin varlığını unutmuş bir AK Parti iktidarın etkisiz kalışı… Bu günlerde unutulan katliamlar yalanlarla örtülmemeli ve bu konu Meclis’te tartışmaya açılmalıdır.
Bilhassa sağ iktidarların döneminde Türkiye’de yalan ve siyaset ilişkisi toplumsal yaşamı felç etti.
Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılması ve birçok sol düşünceli sanatkârların yanarak ölmeleri halen çözülmüş değil! Ölenler, niçin öldüler? Kapitalist düzene boyun eğmeyen bu yiğit insanların yerleri doldurulmadı ve doldurulması mümkün değil!
Siyasetçilerin en çok dayandıkları yalan üretme düzeni içinde bulunan sağcıların yalanlarla halkı kandırmayı başardılar…
2024 Mahalli İdareler Seçimi’nde Türk Ulusunun uyanışı ile AK Parti+MHP beklemedikleri kırmızı kartı görmüş oldu! Genel seçime 4 sene var…
Bu yıllar içinde ortada dolaşan yalan makinelerinin saçmaya çalıştıkları “Siyaseten yalan” düzeni devam ediyor ve etmekte!
Hatırlatalım 1950-1990 yıllarına kadar uzanan katliamlar. Bu kesit, Türkiye’de uzun sancılı ve dönüşümlü döneme denk gelir. Amaçlanan iktidarı çalışamaz duruma getirmek ve muhalefeti kontrol altına almak ve darbelerin önünü açması sağlanmıştır.
Maalesef katliamların hedefinde sol kesim ile alevi toplumuna yapılan saldırılarda ölenleri çabuk unutuyoruz.
Bu tablo, siyaset ile yalan ilişkisinin Türkiye Siyaset tarihinin temelini oluşturur. Türkiye’de Siyaset Bilimi konusunda bilgisi olmayan birçok sağ görüşlü siyasetçilerin gerçekleri yalanlarla örtme becerilerinin varlığıdır! Yalan –Siyaset ilişkisini ve bunun sonuçlarının üstünü örtmüş bir süreç olarak değil, mücadelenin bir temel alanı olarak kavrarsak, bunun geçmişteki yalanlarını ve amaçlarını ve sonuçlarını hatırlamış oluruz.
ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞ…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan beri sağ iktidarlarla yönetildi. Birde Ordu’nun yaptığı ihtilallerle solun yaşam hayatına son verildi. Birçok sol düşünceleri içeren eserler yakıldı ve yasakladı. Solcu liderler hapishanelerde çürütüldü. Bir kısmı idam edilerek, hayatlarına son verildi…
Türk sağının kışkırtmaları, yalanları ve katliamlara zemin hazırlayan sağ iktidarların varlığıdır. Demokrat Parti ile başlayan sağ iktidarın baskılı yönetiminin sonucu Ordu’nun İhtilali ile Demokrat Parti’nin iktidarı sona erdi.
Yassıada’da kurulan mahkeme sonucunda Adnan Menderes, Ethem Menderes ve Hasan Polatkan’ın idamına karar verildi ve idam edildiler…
Adalet Parti’nin iktidarı ile Süleyman Demirel, Başbakan oldu. Sonrasında kurulan koalisyon hükümetlerin başarılı olmamasının toplumda yarattığı hoşnutsuzluk sonucunda Adalet Parti’nin iktidarı sona erdi. Liderler bir süre ‘Hayırsız Ada’da gözetim altında kaldılar.
Siyasetin akışına devam edelim…
Türk siyasetine AK Parti ile giren Erdoğan’ın diğer arkadaşlarını parti ile ilişkilerini kesti ve partiye sahip oldu. İktidarın nimetlerine sahip olan bir zenginler kulübü haline gelen bir AK Parti iktidarı yalan ile dini siyaset içinde çok iyi kullandı. Ortakları olan tarikatların ve cemaatlerin desteklerinin ödülünü bakanlıklarda yetkili makamlarda oturuyor ve yönetiyorlar.
HAFTANIN MESAJI: AK Parti katıldığı ilk genel seçimde iktidar oldu. Cumhuriyetin eserlerini satarak Hazine’ye destek verdiler. Yapılan ihaleler sayesinde yandaşların zenginleşmesini sağladı. Erdoğan’ın milletvekili olarak meclise girmesi sağlandı. Bundan sonra başlayan iktidar mücadelesini kazanan Erdoğan partiye sahip oldu. O günden bugüne kadar AK Parti iktidarı her seçimde yalan kurgusu ve dini istismar ederek halkı kandırdı. Vaatlerini yerine getirmeyen AK Parti iktidarı 31 Mart 2024 seçimlerinde kaybettiği belediyelerin oluşturduğu siyasi düşüşü başladı. Yalan ile dini siyaset ilişkisi içinde kullanan AK Parti’nin kaybettikleri belediyelerde yapılan borçlarla ‘başarısızlığın’ siyasi faturası ortada duruyor. (Mehmet AKTOPRAK)