Geçen hafta 2 Ağustos 2024 Cuma günü SHP eski Genel Başkanı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Murat Karayalçın CHP Mudanya İlçe Başkanlığı’nda bir sohbet toplantısı yaptı.
Sayın Karayalçın’ı 1993 yılında SHP Genel Başkanı seçilmeden önce Mudanya Mütareke Müze Evi önünde yapmış olduğu mitingde izlemiştim. Karayalçın yine Köy İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevi sırasında Ankara Batıkent Konut Üretim Yapı Kooperatifi’nde üstün başarıları oldu. Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği’nin genel başkanlığı sırasında yine başarılı hizmetler yaptı. Bu siyasal başarılarından dolayı Fransız hükümeti tarafından da Légion d’honneur nişanına layık görüldü.
Kendisini geçen hafta CHP Mudanya İlçe Başkanlığı’ndaki sohbet toplantısında daha yakından tanıma olanağı buldum.
Siyasal yaşamındaki üstün başarılarına karşın mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunu gözlemlediğim Sayın Karayalçın sohbetinde, partililerle sanki bir babanın aile bireyleriyle karşılıklı konuşma yapar gibi samimi bir diyalog içindeydi.
80 yaşına girmesine karşın Sayın Karayalçın’ın oldukça dinç ve dinamik görünümü olduğunu gözlemledim. Toplantıda dinleyicilere siyasi birikim ve deneyimlerini sade ve akıcı bir üslupla aktarabiliyordu. Bir saati aşan bu toplantıda Sayın Karayalçın CHP’nin 4 Eylül’de yapılacak Tüzük Kurultayı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Parti içindeki demokrasiden ve kooperatifçilik deneyimlerinden söz etti. Yine CHP’de önseçimin gündeme gelebilmesi ve milletvekili adaylarının ön seçimle belirlenmesi için örgüt üyelerinin mutlaka eğitimli ve liyakat sahibi olmalarının ön koşul olduğunu söyledi.
Sayın genel başkanın yaptığı bu açıklamalar sırasında Mudanya Mütarekesi ile ilgili bir barış projesinden söz etti ve bu konuda jüri üyesi olduğunu söyledi. Sohbetini tamamladıktan sonra toplantıya katılanlardan gelen soruları yanıtlamaya çalıştı.
Bu arada ben de söz alarak kendisine, 11 Ekim Mudanya Mütarekesi’nin “Bir Barış Sözleşmesi” olmadığını, Mudanya’nın Türk İstiklal Savaşı’nda son savunmanın yapıldığı ve emperyalistlerin piyonlarıyla birlikte boyun eğdirildiği yer olduğunu söyledim. Karayalçın, bu cevabım üzerine bana, “Çok değişik bir tarihi tespit yaptınız” dedi ve bu tespitinizi Ankara’da arkadaşlarına aktaracağı konusunda söz verdi.
Yine Karayalçın’dan söz isteyerek, CHP’nin 6 okundan birinin ‘Milliyetçilik‘ ilkesi olduğunu söyleyerek, Cumhuriyet Halk Partisi’nin diğer partilerden “Milliyetçilik” dersi almasına asla ihtiyacı olmadığını ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi lideriyle bireysel bir anlaşma yaparak siyasal bir hata yaptığını vurguladım.
Zaman darlığı nedeniyle toplantıda Sayın Karayalçın’a söyleyemediğim şu görüşlerimi de belirtmek isterdim:
Laik Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve Türk Devriminde öncü rol üstlenmiş CHP’ye oy veren milyonlarca Türk vatandaşımız da dahil olmak üzere ve yine başta genel başkan olmak üzere bir zamanlar Bursa Osmangazi İlçe Başkanlığı’nı yaptığım, ilçe örgütlerine kadar her kademede yetkili olan CHP’lilere büyük görevler düştüğünü söylemek isterdim. Başta parti yönetimi olmak üzere bu partiye gönül vermiş tüm yurttaşlarımızın seçim propagandası sürecinde, partinin programının ve projelerinin halk yığınlarına neden yeterince ulaştırılamadığını sorgulamak, bu konuda özeleştiri yapmak zorunda olduğumuzu belirtmek isterdim. Bu konudaki çalışma ve yöntem eksikliklerimizi ve hatalarımızı görüp CHP’ye oy vermeyen diğer değerli yurttaşlarımıza her ortamda her türlü iletişim yoluyla ulaşıp onlara bıkmadan, usanmadan, yorulmadan başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetimizin temel değerlerin savunmanın büyük bir erdem olduğunu anlatmak zorundayız.
Laik olmayan, ulusal değerleri savunmayan antiemperyalist bir çizgisi olmayan bir iktidarın ülke insanına ne denli refah ve zenginlik vaat ederse etsin, Mustafa Kemal’in deyimiyle, bu değerlerden yoksun bırakılmış bir toplumun bağımsız bir toplum olması mümkün olamayacağı için uygar toplumlar karşısında esaretten daha yüksek bir değeri olamayacağını halkımıza anlatmak zorundayız.
Yine Mustafa Kemal ve O’nun kendisi gibi yiğit arkadaşlarının önderliğinde gerçekleştirilen Türk devriminin insanlık tarihinin tanık olduğu en büyük ve en önemli devrimlerinden biri olduğunu, “Kemalizm“in antiemperyalist çizgide büyük bir uygarlık projesi olduğunu, bu uygarlık projesinin çağdaş biçimde yeniden yaşama geçirilmesinin Türk halkının yegâne kurtuluş yolu olduğunu CHP’ye oy vermeyen sevgili yurttaşlarımıza da anlatmak zorundayız!
Yine Türk halkına “CHP’nin Kuvay-ı Milliye’den gelen Milliyetçi bir siyasal parti ve ülkemizin aydınlık yüzü” olduğunu anlatmak zorundayız.
Sonuç olarak CHP; ilk erken seçimde önüne çıkartılan her türlü engellemelere, zorluklara ve icra takiplerine karşın tarihsel genlerinde olan ‘Halkçılık’ ilkesini ve ‘Sosyal Belediyeciliği’ ön plana alarak başarılı olacak ve ilk genel seçimde iktidarın en güçlü adayı olacaktır.
Gayret Türk Milleti’nin duyarlı evlatlarından, hidayet ve tevfik ancak Allah’tandır.
