Mensubu olmakla büyük bir onur duyduğum Türk Milleti, 31 Mart 2024 tarihinde sadece Mahalli İdareler Seçimlerinde değil aynı zamanda 100. yılını dolduran Cumhuriyetimizin adeta bekası yönünde oy kullandı.

Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceği iddiasıyla 3 Kasım 2002 seçimleriyle iktidara gelen AK Parti, aradan geçen 22 yılda bırakınız bunlarla mücadele etmeyi, her yıl dozunu artıran politik ve ekonomik sorunlarla gizli ajandasında bambaşka hedefler olduğunu gösterdi.

2018’de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ülkemiz, dünyanın bir başka ülkesinde benzeri olmayan bir yönetim tarzıyla, kaderini bir tek kişinin iradesine terk etmiştir. Bu anayasa değişiklikleriyle, TBMM’nin yetkileri büyük ölçüde kısıtlanmış, hemen hemen işlevsiz hale getirilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinden büyük ölçüde ödün verilmiştir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi ve demokratik parlamenter sistem, büyük yara almıştır. Bu değişikliklerle oluşan otoriter yönetimle, yani tek adam rejimiyle, Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı demokratik temel hak ve özgürlükler, büyük ölçüde kâğıt üzerinde anlamsız tümceler olarak kalmış, bir toplumu ayakta tutan yüce adalet ve bağımsız yargı, büyük ölçüde iktidarın emri altına girmiştir.

Bunun son örneği, CHP Kepez Belediye Başkanı’nın hukuka ve yasaya aykırı olarak tutuklanmasıdır. Siyasallaşan yargı, kendisi dışında herkesten intikam alma aracına dönüşmüştür.

22 yıllık iktidar, ulusal gelirin hakça paylaşımını başaramamıştır. Uyguladığı yanlış ekonomik

politikalarla, enflasyon tavan yapmış, orta sınıf erimiş, halkımız, eşsiz önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde belirttiği gibi adeta harap ve bitap düşmüştür.

Cumhuriyet Halk Partisi, mahalli idareler seçim sonuçlarının ardından artık Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun yarısından fazlasının Büyükşehir, il ve ilçelerinin mahalli iktidarını kazanmış ve seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştır.

Yoksulluk sınırının 54 bin 700 TL olduğu 2024 yılı Türkiye’sinde can yakıcı bir yoksulluğun altında ezilen, 10 bin TL maaşla geçinmeye mecbur bırakılan emekliler ve asgari ücretle geçinmeye çalışan işçiler, gün geçtikçe eriyen orta sınıf iktidara karşı Cumhuriyet Halk Partisi’ni seçti.

CHP, halkçı yerel yönetimi esas alan bir anlayışla galibiyetini sürdürürse önümüzdeki

genel seçimlerde iktidara yürüme fırsatı elde edeceği şüphesizdir.

Şimdi, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde adeta bir fetret dönemi gibi geçen bu 22 yılın sonunda, yurttaşlarımız için bu olumsuzluklardan, yoksunluk ve yoksulluklardan kurtulma fırsatı doğmuştur.

İlk genel başkanlığında büyük bir zafere imza atan Sayın Özgür Özel, 47 yıldır iktidar yüzü göremeyen partisinin yükselişine ithafen ”Baba ocağının bacasını tüttürenlere bin kez selam olsun” diye seslendi.

*

Bayramın üçüncü günü, 1930’lu yıllardan 1950’li yılların sonuna kadar CHP Mudanya İlçe Başkanlığı’nda önemli görevler yapmış, Mudanya Teşkilatı’nda büyük emeği olan, Kuvay-i Milliye’den gelen, Yunanlıların 11. İntikam Tümeni’ne karşı 11-12 Eylül 1922 tarihlerinde 127 kişilik Mudanya Milis Birliği içinde yer alan babamız, rahmetli Sait Sezgin‘in anısı dolayısıyla Sayın Özgür Özel’in çağrısına icabet ettim.

Bayramın üçüncü günü CHP Mudanya İlçe Başkanlığı’ndaki bayramlaşmaya gittim. Oradaki coşku anlatılacak gibi değildi…

Belediye Başkanımız Deniz Dalgıç ve İlçe Başkanımız Kurtulus Furkan Atalay‘ın veciz ve anlamlı konuşmalarından sonra bütün partililere hitaben CHP’nin tüzüğüne atıfta bulanarak bu başarının Kuvay-i Milliye ruhu taşıyan memleketimin tüm yurttaşlarının siyasal başarısı olduğunu söyledim. Bu sözlerime karşılık orada bulunan duyarlı bir partili, ”Kuvay-i Milli ruhunun en büyük temsilcisi olan Mustafa Kemal Atatürk’ü de unutmayalım” şeklinde haykırdı. Elbette O büyük insanı unutmayacaktık.

2023 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk tarihinden silmeyi ve O’nun kurduğu, temeli kültüre ve fazilete dayanan laik Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirmeyi amaçlayanların da bir gün mutlaka hüsrana uğrayacaklarını eski yazılarımda da sık sık vurgulamıştım.

Çünkü her zaman söylediğim gibi Yüce Allah’ın Türk Ulusu’na bir armağan, ekmel bir ahlakla mücehhez bir Halaskar olarak gönderdiğine inandığım, insanlığın o mümtaz simasının Türk Ulusu’nun o eşsiz Önderinin hayatta yol gösterici olarak ideolojisine temel aldığı ilim ve fen karşısında tutunabilmeleri asla mümkün değildir.

Atatürk’ün dediği gibi, “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır”

Bu nedenlerle yurdumuzun geleceğinden umudunu kesenlere diyorum ki; Cumhuriyet yıkılmadı, ulus olarak ayaktayız. Hoş geldin halaskarım.