Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--

Toplumumuzda utanma duygusu, vicdan ve ahlâk152 defa okundu

kategorisinde, 02 Ara 2024 - 06:52 yayınlandı.
Toplumumuzda utanma duygusu, vicdan ve ahlâk

Bu haftaki Mudanya Mektubu’nda Bursa Erkek Lisesi’nden değerli okul arkadaşım CHP Bursa eski İl Başkanı ve Bursa YMM Odası eski Başkanı Yeminli Mali Müşavir Mustafa Şahin Gencal’ın bana göndermiş olduğu, utanma duygusu vicdan ve ahlâk konusunda yaptığı veciz bir paylaşımını siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Sayın Gencal, mesajında şu satırlara yer vermiş:

…Yıllar önce, not defterime; UTANMAYAN ADAMDAN KORKACAKSIN diye yazmıştım. Ve ilave etmiştim, ‘Utanan düşmanından korkma, utanmayan en yakınından kork’ diye… Halen aynı düşünceye sahibim. Utanmayan ‘adamlardan’ yine korkarım. Bugün, başımıza gelen, özel, genel ve toplumsal bütün olayların temelinde ‘utanmazlık’ yatmaktadır.

Utanmayan bir toplum yaratıldı. Utanmayan yöneticiler bu toplumdan çıktı. Hergün öylesine olaylar yaşanıyor ki, utanan insanlar kahroluyor, vicdanları sızlıyor, üzülüyorlar…

Toplum ikiye ayrılıyor. Bir tarafta üzülen insanlar, diğer tarafta utanmayan yöneticiler… Bir asır önce, büyük vatan şairi MEHMET AKİF; ‘Bir yaşlanmaz göz, bir utanmaz yüz’ diye, toplumun geleceğine umutsuz bakışını mısralarına taşımıştı…

Utanma duygusu, insanın en erdemli duygusudur. Utanan adam vicdanlı insandır. Utanma ile vicdan birbirini tamamlar. Vicdanlı insan utanır, utanan insan vicdanlıdır İkisi birden AHLAK’ı oluşturur. “İyi insanı”, dolaysıyla “İyi toplumu yaratabilmek için devletin eğitim politikalarının bunun üzerinden kurgulanması gerektiğini düşünüyorum. Başta aileler, çocuklarına, ‘utanma duygusu’ eğitimini evlerinde vermelidir Anne ve Babalar, benim çocuğum,’Uyanık ve gözü açık bir tip’ diye övünmemelidir. Eğer, vicdanlı ve ahlaklı bir nesil yetiştirmek istiyorsak, Milli Eğitim programlarında okutulan derslerin arasına mutlaka ama mutlaka UTANMA DUYGUSU dersi konmalıdır Bu coğrafyanın kederli yapısını kaderine bırakmamak ve değiştirmek elimizde Yeterki isteyelim…”

Utanma duygusu konusunda değerli arkadaşım Gencal’ın bu veciz ve değerli tespitini kısaca yorumlamak gerekirse;

Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceği iddiasıyla 3 Kasım 2002 seçimleriyle ülkemiz yönetimini ele geçiren ve 2018 yılında da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne dönüştürülen siyasal iktidarın 22 yıldır uygulamış olduğu yanlış ekonomik, sosyal ve siyasal politikalarla ve en önemlisi ülkemizdeki yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün giderek büyük darbeler alması, güzel ülkemizin doğası maden aramaları uğruna delik deşik edilmiş, yine yurttaşlara tanınan Anayasamızda yer alan özellikle başta düşünce, basın ve toplantı özgürlüğünün ve hak arama özgürlüğünün giderek büyük ölçüde kısıtlanmasıyla Türk toplumu büyük bir umutsuzluğa ve hayal kırıklığına düşerek mutlu olamamış, bunun sonucu olarak toplumun özellikle genç nüfusun büyük ölçüde hayalleri yok olmuş ve toplumumuzun önemli bir kesiminin duçar olduğu bu ekonomik, sosyal buhran ve travmalarla ruh sağlığı büyük ölçüde bozulmuştur. Yoksulluğun ve yoksunluğun doğal bir sonucu olarak toplumsal ahlakta ve utanma duygusunda büyük ölçüde bir zayıflama toplumumuzda açıkça gözlemlenmektedir.

Gerek sokak çatışmaları, gerekse ihkakı hak (hakkını yargı yoluyla değil bizzat silah zoruyla almaya çalışma) işyerlerini haraca bağlama, hırsızlık, uyuşturucu bağımlılığı, neredeyse günaşırı işlenen onlarca kadın ve çocuk cinayetleri bu toplumsal ahlak zafiyetinin doğal sonuçları olmuştur.

Şahsen bir toplum bilimci ve ruh sağlığı uzmanı olmasam da bu psikolojik bozuklukları konusunda ülkemizde bizim gençlik yıllarımızda hiç yaşanmamış olan çok küçük yaşlardaki çocukların inanılmaz derecedeki laubali hareketleri ve toplum ahlakına uymayan davranışları, yine önemsiz gibi gözükse de birden bire insanı ürküten çığlıkları her duyarlı yurttaş gibi benim de en çok dikkatimi çeken bir olaylar olarak tespit etmek mümkündür. Bu psikolojik ve ruh sağlığı bozukluklarının özellikle 4-12 yaş aralığında olanlarla buluğ çağındaki çocukların etkilenmiş olduğunu görüyorum.

Hergün kullandığım toplu taşıt araçlarında, çarşı pazarda ve AVM’lerde gözlemlediğim özellikle 4-12 yaş grubu çocuklarının bazılarında aniden kulakları tırmalayan inanılmaz bir haykırış ve bağırmayla çoğu kişi gibi ben de müthiş bir şekilde etkileniyorum.

Geçenlerde 8 yıllık bir öğrenim yapılan bir ilköğretim okulunun önünden geçiyordum. Arkamdan biraz önce belirttiğim gibi kulaklarımı tırmalayan müthiş bir çığlık sesi duydum.

Ne oluyoruz diyerek, irkilerek hemen arkama dönüp baktığımda 11-12 yaşlarında 3 öğrenci öğle paydosundan dönerek okullarına doğru yürüyorlardı.

İnanılmaz yükseklikteki bir sesle bağıran çocuğa döndüm ve şu sözleri söylemek zorunda kaldım: “Evladım sen bu terbiyesizce yaptığın çığlığınla etrafındaki insanları korkutmaya ve onları rahatsız etmeye hakkın var mı, bu davranışınla beni korkutmuş olmaktan hiç utanç duymuyor musun?” dediğimde yanındaki iki arkadaşından biri bana dönerek, benimle adeta dalga geçerek “…Amca, bu çığlık atan arkadaşımızın boğazında bir sorun vardı, bu çığlığı atarak boğazını rahatlatmak istedi” diyerek ve yüzsüzce sırıtarak güya arkadaşını savunmaya çalışıyordu. Ama çığlık atan çocuğa baktığımda benim biraz önce belirttiğim sözlerim karşısında yüzünde bir utanma duygusu belirdiğini hissettim ve bana “Haklısın amca, bir daha yapmam” diye yanıt vererek benden özür diledi.

Anladım ki çocuklarımızın bazılarında utanma duygusu halen devam ediyor.

Önceki Mudanya Mektupları’nda sık sık sözünü ettiğim gibi Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal’in Eğitim konusundaki şu emsalsiz sözlerini bir kez daha yinelemek istiyorum.

“…Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder…”

Kutsal Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini oluşturan çağdaş ilkelere, Cumhuriyet dönemi laik eğitim sistemine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’nın 2. maddesinde yer alan gerçek anlamda demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletine yeniden dönüşümün mutlaka sağlanması ancak ve ancak takip edilecek bir kurtuluş yoludur. İnanıyorum ki yüce Tanrı, Türk Milletine bu doğru yolu gösterecek ve ülkemizde güneş ufuktan elbette doğacaktır.

Google News Mudanya Haberleri Telegram MUDANYA Kanalı
Haber Editörü : Tüm Yazıları
Hukukçu| Mudanya Mektubu
YORUM YAZ