Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--

Ülkemiz için tek çıkış yolu Gazi Mustafa Kemal’in gösterdiği yoldur1881 defa okundu

kategorisinde, 17 Şub 2025 - 12:18 yayınlandı.
Ülkemiz için tek çıkış yolu Gazi Mustafa Kemal’in gösterdiği yoldur

Gazi Mustafa Kemal ve kendisi gibi yiğit arkadaşlarının önderliğinde, batı emperyalizmine karşı verilen bir Ulusal Kurtuluş Savaşı sonucunda kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültüre dayanmaktadır. 19 Şubat günü Halkevlerinin kuruluşunun 93. yıldönümüdür.

Kemalist Devrim, dünyanın en büyük kültür devrimlerinden biridir. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli hedefi  “Ulusal Kültürü” oluşturma ve bunu geniş halk kitlesine yaymaktı. Bu nedenle 19 Şubat 1932 de kurulan Halkevleri, ulusal kültürü halka yayma işlevini üstlendi.

Halkevleri, Cumhuriyet Halk Partisi’nin o günkü deyimiyle Cumhuriyet Halk Fırkası’nın önderliğinde ilk kez 19 Şubat 1932 yılında kuruldu. 19 Şubat 1932 günü, yurdumuzun 14 il merkezinde halkevleri faaliyete başladı. Çok kısa bir süre içinde halkevleri YEDİVEREN GÜLLERİ gibi tüm yurdumuzu sarıp süslemeye başladı. Fiilen faaliyet gösterdiği 19 yıl içinde bu çağdaş kültür yuvalarında her alanda bir çok değerli sanatçı yetişti. Kadın erkek, genç yaşlı yüzbinlerce yurttaşımız dil, edebiyat, tarih, güzel sanatlar, tiyatro, müzik, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve yabancı dil eğitimi dahil gereksinim duyulan her alanda eğitim kursları, kütüphanecilik, neşriyat, köycülük, müze ve sergi konularında faaliyet gösterdiler ve eğitildiler.

Sadece Ankara’da 1 yıl içinde 300.000 yurttaşımız halkevlerinin kültür ve sanat etkinliklerine bizzat katılmış ve eğitilmişlerdir. Ankara’nın o yıllardaki nüfusunun takribi 400.000 olduğu gözetildiğinde 300.000 sayısı o günkü koşullarda çok yüksek bir sayıdır.

Bir monarşiden Halk Egemenliği’ne dayanan Laik bir Cumhuriyet düzenine geçen 1923’lerin, 1930’ların Türkiye’si, Halkevleri ve Halk Odaları olgusu ile başlayıp, Köy Enstitüleri ile devam eden, eğitim ve kültür alanındaki çağdaş atılımıyla, laik ve çağdaş düşünce yapısıyla ülkemizde büyük atılımlar gerçekleşti.

Kitaptan, ışıktan, bilim ve felsefeden, özgürce düşünen aydınlık kafalardan, Türk halkının bilinçlenmesinden korkan KARŞI DEVRİMCİLER bir bir yok etti HALKEVLERİ denilen bu güzelim kültür yuvalarını. Bugün ülkemizde var olan İRTİCA’nın, CEMAAT YAPILANMASININ ve TARİKATLARIN TEMELLERİNİN atılmasına izin veren Menderes ve Celal Bayar yönetimindeki DEMOKRAT PARTİ iktidarı, iktidara gelişlerinin hemen ertesi yılında 11 AĞUSTOS 1951 günü 5830 SAYILI YASA İLE HALKEVLERİ VE HALK ODALARININ KAPILARINA ZİNCİR VURDULAR. Bu zincirin vurulduğu gün, güzel yurdumuzun il, ilçe, bucak ve köylerinde milyonlarca kitaptan oluşan kütüphaneleri ve hemen her türlü kültür etkinliğinin yapıldığı birçok sanat dalında faaliyet gösteren 478 Halkevi ve 4 bin 322 Halk Odası bulunuyordu.

Rahmetli babam 1951 yılına kadar Mudanya Halkevi Başkanlığı yaptı. 1951 yılında kapatılmasıyla bir süre yeddi eminliği kendisine verildi. Bu nedenle Mudanya Halkevi’nin anahtarı babamdaydı. Mudanya’da geçen 6-7 yaş çocukluğumun en canlı arılarından biri babamla kapısına kilit vurulmuş, kütüphanesindeki binlerce kitabı darmadağın edilmiş, içinde piyanosu ve Mudanya Bandosu‘nun müzik aletleri bulunan bugünkü Parti Sokak’taki şimdilerde Polis Dinlenme Tesisi olarak kullanılan o güzelim Halkevi binasını babamla birlikte bir çok kez ziyaret etmiş olmamdı.

O çocuk yaşımda karanlık güçlerce susturulmuş, piyanonun tozlu tuşlarına dokunuşumu ve nefesli sazlarını çocuk ciğerlerimin gücü yettiğince üflemeye çalıştığımı bugünkü gibi hatırlıyorum.

Bu nedenle temeli kültüre dayanan Türkiye Cumhuriyeti, Türk Devrimi ve bu devrime damgasını vuran Atatürkçü düşünce asla basit bir ideoloji bir doğma değildir.

Atatürkçü düşünce, çağdaş olmak demektir. Atatürkçü düşünce, bugün yine emperyalistlerce kaldırılmak istenen tam bağımsızlığımızın gerçekleşeceği ülkede yani tam bağımsız laik Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşama istenci demektir. Antiemperyalist saldırıya karşı Türk vatanını anayasal demokratik haklarımızı kullanarak meşru zeminler içinde kalarak savunmak demektir. Böyle bir vatanda özgürce, insanca ve uygarca yaşamak demektir.

Unutmayalım ki; Yüce Tanrı, bu konuda her zaman bizimle birlikte olacak, 29 Ekim 1923’te olduğu gibi, Yüce Allah’ımızın izniyle Türk Ulusu mutlaka bir gün, aydınlık günlere yeniden kavuşacaktır. Ülkemiz için tek çıkış yolu Gazi Mustafa Kemal’in gösterdiği yoldur.

Google News Mudanya Haberleri Telegram MUDANYA Kanalı
Haber Editörü : Tüm Yazıları
Hukukçu| Mudanya Mektubu
YORUM YAZ