Dün İstanbul’dan Mudanya’ya deniz otobüsü ile gelirken yabancı bir ülkede yaşamanın zorluğunu anladım. İkinci sınıf vatandaş olmanın zorlukları bir bir çarptı yüzüme.
Konuşmasını, dilini, dinini, giyimini anlamadığın bir yerdesin. Adam rahat rahat, gerine gerine açmış müziği sonuna kadar, yanındakiyle bağıra çağıra buranın hakimi benim havasında. Sen sinmişsin koltuğuna, tedirginsin.
Acaba bir Türk vatandaşa rastlar mıyım umuduyla bakındım etrafıma. Türkçe konuşmalara kulak kabarttım. Şükürler olsun tam da arkamda iki kişi Türkçe konuşuyordu, Sonra birkaç yerden bir iki Türkçe sesler duydum. Sevindim gemideki insanların hiç değilse %25 i Türk’tü. Oh! Dedim bir Türk dünyaya bedeldir. Burda %25 var. Sevinerek arkama yaslandım, gözlerimi kapattım, arkamda Türkçe konuşanlara kulak kabarttım.
“Şunlardaki rahatlığa bak!”
“İlk geldikleri zaman böyle değillerdi, hükumet kabarttı bunların tüylerini!”
“Neden kabarmasın ki? Sağa bak onlar, sola bak onlar, bu yüzden kendilerini yabancı ülkede hissetmiyorlar. Dur, sana gerçek rakamlarıyla söyleyeyim.”
Cep telefonundan arama yaptığını tahmin ettiğim bir süre geçtikten sonra;
“Türkiye, resmi rakamlara göre 3 milyon 642 bin 738 Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyormuş.”
“Hadi ya! Bu bir ülke nüfusu!”
“24 Kasım 2016’da başlayan vatandaşlık sürecinin sonunda 79 bin 820 Suriyeli Türkiye vatandaşlığına geçmiş.”
“Aha bu da bir Mudanya kadar”
“Ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 8 Mart 2019 tarihinde yaptığı açıklamaya göre 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Türk Vatandaşlığına geçen 53 bin 99 Suriyeli oy kullanabilecekmiş.
“Bu 130 dan fazla sandık eder. yani iktidar 130 sandığı şimdiden cebine koydu demektir.”
“Eeee bunlar hep ince hesap.
“Sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner”
“Yanlış hesap Bağdat’tan döner”
“Sarımsağını hesap eden paçayı yiyemez”
Onlar işi atasözü atıştırmasına çevirmişler, eğlenirlerken ben de tebessümle “inşallah” diyerek gömüldüm koltuğuma. O iki genç nedense gelecek için ümit verdi bana. Gemide bulunan %75 e yabancı gözüyle bakmak rahatlığına eriştim.
Cumhuriyetle kazandığımız güzellikleri kaybetmemek adına, yaptığımız hataları, günahları düzeltmek adına, içinde bulunduğumuz sosyal ve ekonomik çöküntüyü tedavi etmek adına, adalet adına, gelişmek adına, ilim irfan adına bir ince ayar yapmak gerekir dedim.
Gemiden inerken gönlüm umut doluydu.
Bu makale 1120 defa okunmuştur.