İzmir’de 14 Haziran 1926 tarihindeki suikast girişimi Atatürk’ü çok üzmüş ve duygularını şu anlamlı sözlerle dile getirmiştir.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Atatürk’ün öngördüğü gibi Cumhuriyetimiz 29 Ekim 2023’te 100’üncü yılını tamamlamış ve 101’inci yaşına girmiştir.
Bedeninin aramızdan ayrılışının 85’inci yılında O’nu saygıyla, minnet ve özlemle anıyorum. Kurduğu Cumhuriyet’i sonsuza kadar yaşatma görev ve sorumluluğumuzu unutmayacağız.
Niçin Cumhuriyet?
Bu sorunun cevabını diğer yönetim şekilleri ile ilgili kısa yorumlarımızla vermeye çalışalım.
Oligarşi (faşizm, diktatörlük), Monarşi (mutlakiyet, meşrutiyet). Her iki yönetim şeklinde tek kişi egemenliği var. Krallık, padişahlık vb. ünvanlarla donatılan kişilerin ülkelerini yönetme şekilleridir.
Meşrutiyette meclis olmasına rağmen son karar yine padişahındır.
Cumhuriyet nedir?
Cumhur, halk demektir. Yani toplumun bütünüdür. Dolayısıyla Cumhuriyet halkın gücüdür.
Cumhuriyet demokrasiyle taçlandırılmadıkça, halkın gücü, yani halk yönetimi olmaktan çıkar, yalnızca adı Cumhuriyet olarak kalır. Bir örnek vermek gerekirse komşumuz İran.
Demokrasi ne anlamda değerlendirilebilir? Madem ki Cumhuriyet demokrasiyle taçlandırılmazsa bir anlamı olmayacaksa; demokrasi de neler vardır?
* Çok partili siyasal hukuk
* Katılımcılık
* Halkın seçtiği temsilciler tarafından temsili, dolaylı olarak halk gücünün yönetiminde olması.
* Güçler ayrılığı, yetki paylaşımı anlamındadır.
1- Yasama (TBMM)
2- Yürütme (Hükümet)
3- Yargı: Mahkemeler (Hakimler, Cumhuriyet Savcıları) Barolar (Avukatlar)
4- Basın (4. güç olarak demokrasinin olmazsa olmazıdır.)
Cumhuriyet ümmet toplum yerine özgür bireyi oluşturmuştur.
Yani, Şeyh Edebali’nin Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’e, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” ümmet kul, devleti yaşatamaz. Millet ve özgür birey devleti yaşatır.
Cumhuriyet (Türkiye Cumhuriyeti) tüm toplumun;
* Yaşama hakkını
* Sağlık hakkını
* Eğitim hakkını kazandırdı.
* YAŞAMA HAKKI: Özgür birey olma, dilediği yerde oturma, seyahat edebilme, çalışma hayatına (kadın-erkek) katılabilme.
– Düşüncesini açıklama, yazma, toplantı ve gösterilere katılabilme.
– Özel hayatın gizliliğinin korunması
– Haklarını arama.
* SAĞLIK HAKKI: Bir çok sağlık kuruluşları, hastanelerde tedavi olma.
– Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü (Aşı üretimi, dünyaya ihracı) vb.
* EĞİTİM HAKKI:
– Kadınların mesleki eğitimleri için Kız Teknik Öğretim Okulları, Pratik Sanat Okulları v.b.
– Köy çocuklarının okuyarak hem meslek edinmelerini, hem de köylerin kalkınmasını sağlayan “Köy Enstitüleri” ve Sanat Okulları v.b.
Türk Dil ve Tarihi:
Türk dili ve tarihinin geliştirilmesi ve korunması için Türk Dili ve Türk Tarihi adı altında iki kurum oluşturuldu. İş Bankası’nda (% 27,5 oranında) bir pay ayırdı. Bu paydan elde edilen gelir, bu kurumlara aktarılmaktadır.
* Halk Türkçe konuşuyordu. Ancak okuma-yazma bilmiyordu. Çünkü alfabesi Türkçe değildi. 1928’deki harf devrimiyle kendi öz kültürüne kavuşturuldu.
* Osmanlıca olan (Fars-Arap) alfabesi yerine Türkçe alfabe (abc) getirildi.
* Yığın eğitimi gerçekleştirildi. Ülkenin % 10’undan az olan okur-yazarlık sorunu yığın eğitimi (bilen bilmeyene öğretir) yoluyla aşılmaya çalışıldı.
* Kadınlarımızın kazanımları:
- Kadın erkek ayrımı kaldırıldı.
- Mirastan eşit yararlanma hakkı.
- Resmi nikah (tek evlilik)
- Boşanma ve velayet hakkı.
- Eşit tanıklık
- Çalışma hakkı, okuma hakkı v.b.
- Seçme-seçilme hakları
- Doğum izinleri hakkı
- Milletvekili ve muhtar seçilebilme hakları, Cumhuriyetin sosyal, siyasal hayatta yurttaşlarımıza kazandırdıklarıdır.