1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, ülkemizin topyekün olarak büyük felaketlere ne kadar hazırlıksız olduğu görülmüș, akabinde bu eksikliklerin giderilmesi için ulusal ve yerel çaplarda çalışamlara bașlanmıștır.
Bu felaketler bizlere șunu öğretmiștir ki, kazazedelere ve yardıma muhtaçlara en kısa sürede onların yakınları ve komșuları ulașabilmektedir. Ancak gönúllülük esasina göre çalıșanların bilinçsiz, eğitimsiz ve ekipmansız olmaları halinde yarardan çok zarar getireceğide açıktır.
Birkaç aydır ülkemizi de derinden etkileyen evrensel salgın bizlere, bu tűr felaketlerin uzun süreli olabileceği ve çok yönlü sonuçlar doğurabileceğini göstermiștir. Bir yandan salgın felaketinden kurtulabilmek icin yașantımızı kısıtlayıcı önlemler alınırken, diğer yandan hayatımızın devamı için lüzumlu ihtiyaçların karșılanması da bir zorunluluktur. Bu iki durumun çatıșması, kısa sürede örgütlenebilen, çevreyi yakından tanıyan, ihtiyaçlara cevap verebilecek, aynı eğitim leri almıș, mevcut sorunların ve imkanlarının farkında, organizasyon ve iletișim sorunu olmayan mahalle gönüllüleri vasıtasıyla telafi edilebilir.
Resmi birimlerin, yerel yönetim temsilcilerinin öncülüğünde, mahalle dinamikleri (muhtarlık, meslek-sanat ve zanaat mensupları, akademik meslek sahipleri, sosyal-kültürel-hemșehri dernekleri ve diğer STK’lar) ve mahalle sakinleri ișbirliğiyle yapılacak çalıșmalar ile sosyal yașamın sinir uçlarına (felaketzedelere, ihtiyaç sahiplerine, yașlılara, hastalara, kimsesizlere , evinde çıkamayanlara, ekipmanı olmayanlara) kısa sürede ve etkin olarak ulașılabilecektir.
Gün bilinçli olma, uyarılara birlikte uyma, tedbirli olma, herseyden önce sağduyuyu elden bırakmama günüdür.
Sadece bugün değil her zaman için hazırlıklı olmalıyız.
Sağlıklı günlerde görüșmek üzere…
Av. İbrahim Turan
Bu makale 1898 defa okunmuştur.