Yalova Bahçe Kültürleri Araştırma ve Üretme İşletmesi‘nin sahil kesiminde ahşaptan yapılmış mütevazi bir yapı.
Meslek hayatımda iken sık sık bu kuruma gidip geldiğim oldu. Hem seminere, hem de tohumluk ve fidan dağıtımı için gitmişliğim çok olmuştur. O nedenle orayı iyi bilirim.
Yürüyen Köşk adı; inşa edilirken ikinci kata gelindiğinde yanındaki çınar ağacının dalı geldiğini görürler. Atatürk’e durumu anlatır ustalar. Atatürk ‘yürütün’ der. Ustalar pek anlamazlar ya da anlam veremezler çıkarlar dışarı. Sabah olur, Atatürk’e tekrar sorarlar. “Halen yürütmediniz mi?” der.
O günün koşullarında altına yuvarlama atılarak camızlar çekilir, çınarın dalı da kurtulmuş olur.
Gel zaman git zaman okul mezunları bir araya gelerek nostalji yaşatmıştık. Ülkenin dört bir yanından gelen arkadaşlar yöreyi gezdirmek için araba kiralamıştık. Yolumuz Atatürk Üretme Çiftliği’ne düştüğünde üretim ve araştırma tamamen durmuş! Teşkilat aynen yerinde. Çiftlik özel sektöre kiralanmış, çiçekçilik yaftası altında örtü çiçekçiliği yapılarak arazi parsellenmiş, betonlaşmış! Geçmişini bildiğim için kahroldum.
“Gelmişken Yürüyen Köşk’e de gidelim” dediler. Hep birlikte Köşk’e yaklaştığımda eski köşkü tanıyamadım, ilaveler yapılmış! Doğal güzelliği bozulmuş, içeride görevli personel grup grup geçmemize izin verdi. Üst kata çıktığımda odanın bir köşesine Atatürk’ün mumyası konmuş. Önce ürktüm! Atatürk demeye bin şahit lazım! Yetmedi koruma bekçisi gibi bir köşeye sıkıştırılmış mazlum mazlum bakıyordu.
Aşağıya indiğimde görevli bayana dedim ki, “Ben burayı daha öncede gezdim. Buranın bir ağırlığı vardı. Atatürk, Atatürk’e benzemiyor. Dahası bir köşeye sıkıştırılmış, sıradan bir bekçiye benziyor” dediğimde, “Yenilenecek” dedi.
Yenilenip yenilenmediği bilmiyorum.
12 Eylül İlkokulu’nun üçüncü katında oy kullanım zamanı yani 2019’daki yerel seçiminde tam tuvaletin giriş duvarına al bayrak Atatürk portresi asılmıştı. Halen yerinde de duruyor mu bilemiyorum.
Bunlar tesadüfü şeyler değil. Bilinçli yapılan eylem türleridir!
Öğretmenler şaşkın, görevliler suskun! İtiraz etme cesareti yok!
Atatürk sevgisi itibarsızlaştırılarak yok etmeye çalışılıyor.
Tarihe mal olmuş Mustafa Kemal Atatürk‘ü basit oyunlarla tarihi değerlerini yok etmek isteseler de Atatürkçülük daha da yaygınlaştığını kemikleştiğini söyleyebilirim. Tarihi değerlerin iyisi de kötüsü de silinmez.
Küba lideri Fidel Castro Atatürk’ün heykelini şehrin en işlek yerine diktirmiş. Gazeteciler Castro’ya “Sayın Başkan kendi heyetini diktirmemişsin, Atatürk’ün heykelini niye diktin” diye sorarlar.
Fidel Castro da, “Ben iç savaşı kazandım. Mustafa Kemal emperyalizmi yendi. Dahası Mustafa Kemal bir asker komutan. Dünyada hiçbir asker savaş katliamdır desin. Mustafa Kemal savaş katliam dedi. Üçünü dünya ülkelerine örnek teşkil etti” dedi.
Bir başka anekdotum ise şöyle:
Hindistan’ın kurucusu Mahatma Gandhi, “Biz Mustafa Kemal Atatürk İngilizleri yenene kadar İngilizleri Tanrı bilirdik. Onun için başarı elde ettik”
Dünya Mustafa Kemal’i böyle nitelendirirken, bizim sapık ve aymazla tarihten silmeye, onun kazanım ve değerlerini yok etmek isteyenler her zaman kaybedecektir.
Çünkü onların madalyaları, eserlerinin sonucu altındadır. Sahte madalyalılar elbette gerçekler ortaya çıkınca pula döner.
Demem o ki, tarihi değerlerin asla üstü örtülemez. Güneş balçıkla sıvanmaz!
*
Tarih nasıl tahrip ediliyorsa tarım da özellikle Devlet Üretme Çiftliklerinin adı dahi kalmış, onlar da tarih gibi tahrip edilmiştir. Çiftçinin elinden tutan kurum yok denecek kadar etkisiz ve yetkisizleştirilmiştir.
Oysa Türkiye tarım ülkesiydi. Ne sanayileşebildik yeterince ne de Avrupa’nın gözbebeği Türk tarım ürünlerinin egemenliğini kurabildik.
Yerin altı ile uğraşırlarken yerin üstünü görmezden gelerek boş kalmıştır, talanın dışında!
Tek söz söyleyeceğim.
Ülke hepimizin sahip çıkmazsak batarız.
Kazım BOZDOĞAN – 0506 420 80 88