Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat Pazartesi günü sabah saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde 60 saniye süren deprem sonucunda; Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Adana, Diyarbakır, Osmaniye, Malatya, Kilis ve Şanlıurfa’da binlerde ev yıkıldı.
Neyin ne olduğunu anlamamışken, aynı gün Elbistan ilçesi merkezli bir deprem daha oldu. Saat 13.24’te 45 saniye süren 7,6 büyüklüğündeki depremde en çok etkilenen 10 il, ilçe ve köylerimizde 13 milyon 500 bin vatandaşımız etkilendi.
Binlerce insanımız yıkılan evlerinin altında kaldı. Depremin olduğu günden itibaren bu güne kadar 8 bin vatandaşımız göçük altından çıkarıldı. 80 bin civarında vatandaşımız ise yaralı olarak kurtarılarak tedavi altına alındı. Maalesef şu ana kadar ise 40 bine yakın yurttaşımız hayatını kaybetti.
Daha önceki yazılarımda da Mudanya’da oluşabilecek bir deprem sonrasında ‘Anında kimseye yardım gelemeyecek’ diye düşüncelerimi ifade etmiştim.
Ülke genelinde de aynı şeyler oldu. İlk 3 gün kimseye yardım gitmedi. Gidemedi.
Çünkü devlet ve kurumlar hazırlıksız yakalandı. 2015 yılından, 2022 yılına kadar Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) görevini üstlenen İrfan Keskin beyefendi bir şovmen gibi sahnelerde Osmanlı askeri kılığında ok ve yay ile birilerinin gözüne girmek için gösteri yapmakla meşgul olmuş. Bravo kutluyorum zati muhteremi, attığını da vuruyormuş!
İlk 3 gün ne AFAD vardı, ne KIZILAY vardı, ne de Devlet vardı. Kim vardı? Yüce Türk Milleti vardı. Haluk Levent’in kurmuş olduğu AHBAP Yardım Derneği vardı.
İşte o kadim Türk Milleti anında vatandaşlarının yardımına koştu. Soğuk kış günlerinde yıkılan beton altında kalan milleti için yardım kampanyaları düzenlediler.
Köylerimizde kadınlarımız ekmek üretip kendi imkânları ile deprem bölgesine gönderdiler. Aracının arkasına su kolilerini, battaniye, kışlık kalın giysileri, temizlik ve gıda maddelerini toplayan vatandaşlarımız hiç kimseyi beklemeden Güneydoğu Anadolu bölgemize ulaşabilmenin çaresi içerisinde oldular.
Ülkemizin her noktasındaki Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin arama kurtarma ekipleri bir an önce deprem bölgesine göndermenin çabası içinde oldular. Kurumlarımız, Sivil Toplum kuruluşlarımız duyarlı oldular. Yaptıkları kampanyalara 7’den 70’e tüm vatandaşlarımız maddi, manevi ve fiziksel katkıda bulundular. Halen de bulunmaya devam ediyorlar.
Yardımları ulaştırmak çok kolay olmadı. Bölgeye girişteki otoyollar depremden çatladı veya yer değiştirdi. Köprüler ve viyadükler yıkıldı. Kar yağışı ve yollardaki araç yoğunluğundan dolayı yardımlar mağdur vatandaşlarımıza biraz geç ulaştı.
Üzülerek söylüyorum ki; bu mağduriyetten bazı kanı bozuk olanlar, menfaat elde etmeye çalıştılar. Ülkenin 4 bir köşesinden gelen yardım malzemesi dolu olan araçlar bu karaktersiz kişiler tarafından yağma edildi. Kötü zihniyetli olanlar marketleri, dükkânları yağma ederek talan etme içerisinde oldular.
Aklıma 2011 yılında Japonya’da meydana gelen ve 19 bin insanın hayatını kaybettiği 9 büyüklüğünde ve 6 dakika süren ve tsunaminin de olduğu depremde hiçbir Japon vatandaşı bir yağma girişiminde bulunmadı. Marketlerin bile önünde sıraya girip birbirlerine yer bile veriyorlardı. Unutamıyorum. Bu insanlıktan bile ders alamamışız.
Neyse gelelim ülkemize!
Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, deprem uzmanlarının 30 yıl içerisinde 7 büyüklüğünde bir deprem daha olacak söylemlerinden hiç ders almadık. Almak da istemedik. Gelecek olan depreme hazırlık anlamında ciddi hiçbir çalışma yapılmadı.
1999 yılından itibaren kesilen deprem vergileri ile ne yapıldı? Halkımızdan bu kadar toplanan vergilerin akıbeti ne oldu? diye sorarsam eğer, bazı yetkililer ‘Yol yaptık’ demekle yetineceklerdir. Daha önce de dedikleri gibi. Yolu bile yapamamışlar, Karadeniz’de sürekli göçen yollara, deprem bölgesinde alt üst olan yollar eklendi, maalesef.
Dediğim gibi 24 yıl önce oluşan Gölcük depreminden hiç ders çıkarmamışız.
Mudanya’da oluşabilecek bir deprem sonrasında vatandaşların toplanacağı Afet ve Acil Durum Toplanma alanları okul bahçeleri, stadyum ve birkaç küçük parktan öteye gidememektedir.

Mudanya Kaymakamlığı’nın internet sitesinde 22 Acil Durum Toplanma Alanı olmasına rağmen, Mudanya Belediyesi’nin internet sitesinde Acil Durum Toplanma alanı 20 bölgeden oluşmaktadır. Tespit edilen bu bölgeler arasında bile bir uyumu görmek maalesef çok zor.

Sürekli dile getirdiğim Ömerbey Mahallesi, BUDO İskelesi yanındaki Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sarı otobüs parkı ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Sosyal Tesisleri otoparkı olarak kullanılan alanda park eden araçlardan dolayı boş yer bulamayan vatandaş acil durumda bu alanda nasıl toplanacak?
Ki, bu alanda daha önce var olan 10 Nolu Toplanma Bölgesi tabelasını bile vatandaşa çok gördünüz!
Öyleki oluşabilecek bir depremde sosyal ihtiyaçların karşılanması (Tuvalet, yiyecek ve ısınma vs.)mümkün olmadığı ve sayısı farklı olan Acil Durum toplanma alanlarına Mudanya’nın 105 bin 308 kişisini nasıl sığdıracaksınız?
Hükümetin ‘İmar Barışı’ adı altında çıkarmış olduğu kanunun 8 kez uzatılıp konut sahiplerinin maddi bedel ödeyerek devletle barıştığı bu dönemde Hazine’ye aktarılan milyarlarca liranın karşılığında binlerce vatandaşlarımız hayatlarını bedelleri ile ödedi.
“Deprem öldürmez, bina öldürür” sözünün gerçekliğini bir kez daha gördük! Mantar gibi üreyen sıvacı, demir ve duvar ustasından (vs) oluşan o kıymetli müteahhitlerimiz ‘çok para kazanacaklar’ diye yapmış oldukları hırsızlıkların bedelini mutlaka ödemelerini istiyoruz.
İmar mevzuatında imza sahibi olanlar, görevini istismar edenler, görevini farklı amaçları için kullanan yapı denetleme firma yetkileri bedelini ödeyecekler.
Güneydoğu Bölgesi’ndeki bu 10 ilimizde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bu acı günleri bir daha yaşamayalım.
Lütfen daha fazla can kaybetmeyelim.