27 Ekim 1918’de anlaşma görüşmeleri için heyetler bir araya gelir.
Osmanlı heyeti anlaşmayı Limni Adası’nda Agamemnon gemisinde imzalar… 13 Kasım 1918 tarihinde anlaşmadan sonra İtilaf Devletleri’nin gemileri geçemedikleri Boğaz’dan geçer ve Dolmabahçe Sarayı önüne demirlenir…
Suriye’nin ve Ortadoğu’nun bölünme projesi Sevr’in geç kalmış bir ödülüdür. Bu mücadelenin devamı 106 yılı içine alan bir gerçeğin hikâyesini yansıtır.
Geniş toprakları elinde tutan Osmanlı Devleti’nin işgal ettiği Ortadoğu topraklarının o günkü gibi bugünde işgal edilerek parçalanma ameliyatının devamıdır. Güçlerin toprak kazanımı ve suni devletçiklerin yeniden kurulma hayalînin geri dönüşüdür. Düşünce olaraktan; küçük olsun bana bağımlı olsun! Böylece yerüstü ve yeraltı kaynaklarını işletelim. Kapitalist ülkeler daha zengin olabilmenin formülü olarak; yer altı zenginlikleri olan ülke yönetimlerini etkisi altına alabilmenin en uygunluğu savaşı körüklemekler işe başlar. Bugünkü dünya coğrafyasına bakıldığında birçok ülke iktidarlarına yön veren ve yönlendiren kapitalist sistemin acımaz yüzüdür.
Hikâyemiz, 27 Ekim 1918 tarihinde İngiliz, Fransa, İtalyan güçleri karşısında yenik düşen Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan görüşmelerin başlangıcıdır.
Ne yazık ki(!) anlaşma metinin içinde bulunan maddelerin hükümleri Osmanlı’nın zararınadır. Osmanlı heyeti bu durumu görüp, bu maddeleri kabul etmelerinin imkânsız olduğunu telgrafla şöyle ifade edilir. “Bu maddeleri kabul etme imkânımız yok. Bu maddeler üzerinde değişiklik yapma şansımız yok. İzin verin İstanbul’a dönelim.”
İstanbul’dan Vahdettin’in gelen kesin emri şöyledir: “Sultan 6. Mehmet Vahdettin’in talimatıdır: Koşular ne kadar ağır olursa olsun, bir an önce ateşkes anlaşmasını imzalayın.” Tarih 29 Ekim 1918’dir.
Dünyaya hükmeden Osmanlı Padişahı sadece kendi koltuğunu düşünen düşünce içinde olduğudur. Bu emir üzerine Osmanlı heyeti Yunanistan’ın Limni Adası’nda ve İngiliz Agamemnon gemisinde anlaşma imzalanır. 619 yıl yaşayan Osmanlı Devleti bu anlaşma ile ölüm fermanını imzalamış olur.
Heyetin İstanbul’a dönüşünde heyetin başkanı olan Rauf Orbay, yaptığı açıklamadaki ifadesi şöyle: “Sonuçtan çok gururluyum. Ülkenin ve Padişahın geleceğini bu ateşkes anlaşması ile güvenceye alındı.”
İlginç olan, Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün yanında bulunan bu kişinin ifadesine bakar mısınız? O günden bugüne ne değişti?
Hiçbir şey(!)
Dalkavukluk, yalakalık, yardakçılık gibi sevimsizlikler halen yaşanıyor ve yaşatılıyor. Osmanlı PTT’si o günün anısına pul çıkarır. Savaş gemileri Dolmabahçe’ye demir atmaları ile birlikte amiral gemisine “Hoş geldiniz” demek için bir heyet ziyaret eder.
Konukseverlik mi? Yoksa korku mu?
İstanbul’u Fatih Mehmet’in Osmanlı topraklarına kattığı o günden, bugüne İstanbul’un esaret gününü hatırlayalım. Padişah ve bağımlı olanların hiçte üzüldüğü söylenebilir mi? İşgal güçleri Çanakkale’de çarpışan subayların ordudan atılma isteğine Vahdettin’in karşı koyabilecek gücü olmadı. Daha önce bu hareketi hisseden ve 1919’da Samsun’a çıkan Atatürk’ün Anadolu’ya gidişi ile başlayan kaçışların Atatürk’ün önderliğinde buluşmalarına vesile oldu.
Padişah’ın Kul yandaşların ikbali…
Padişah döneminde kul olanların ilk işleri Padişah’a yakın olmanın yararlarına sahip olmak için yandaş olabilmeleridir. Böylece ikbal sofrasından alınacak olan makamlar ve rütbeler için Padişah’a yakın olma koşulu o zamanda vardı. Bugünde aynı senaryolar geçerlidir. İktidar için en önemlisi olan lidere biat etmektir. Makamların ve rütbelerin sadece bir kişinin ağzından çıkacak söze bakar ve bakmaktadır.
Suriye’de 8 Aralık 2024’de Esad dönemi biter ve yeni bir dönem başlamış olur. Türkiye’de Suriyelerin şamataları başlar. Esad’ın gidişinde ne gibi destekleri olmuş? Arap kültüründe biat etmedin mi yaşam hakkın olamaz! O gün efendi Esad’dı, bugün isimler değişmiş hiçte onlar için önemli değildir! Önemli olan Türkiye’nin. ABD’nin, AB’nin ve İsrail’in alacakları “getirimler” önemlidir. Daha çok konuşacağız…
Unutmayalım!
Savaş felaket ve hüzün getirir…Bugün sevinç içinde olanların gelecekteki; günlerin ne getireceği bilinmez.Tarihin tozlu raflarında yaşanmış ve yok olmuş, devletlerin tarihe adını yazdırmış olan bu devletlerin varlığı nerede? Unutmayalım!Ülkeler arasında kardeşlik bağları yoktur. Sadece menfaatler vardır. Düşmanlık ve dostlukları belirleyen menfaatlerdir!
İnsanoğlu kadar canavar “RUHLU” bir canlı biliniyor mu?