Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--

Deniz ve çevre kirliliği… (Son durum)799 defa okundu

kategorisinde, 10 Mar 2022 - 09:32 yayınlandı.
Deniz ve çevre kirliliği… (Son durum)

Deniz ve Çevre kirliliği konusunda tüm dünyada büyük sorunlar ile karşı karşıyayız. İnsanlarımızdan duyarsız olanların, ülkemizde doğa kirliliğine neden olması bir yana, bir de dünyada kapital sahibi olan ülkelerin, başta İngiltere olmak üzere naylon ağırlıklı çöplerini ülkemizin bakir toprakları ve denizlerinin derinliklerinde görüyor ve karşılaşıyoruz.

Diğer yandan; kapalı bir havzada bulunan Marmara Denizi geçtiğimiz yıl bu günlerde adına ‘müsilaj’ denen bir kirlilik felaketi yaşadı. Bu durum, hem deniz florası, hem de deniz içi canlılar için felaket olmakla kalmadı, denizden sağlanan gıda (başta balık) olmak üzere, çevre  insanları da bu kirlilikten zarar gördü.

Bu önemli derecede tehlikeli olan kirlilik nedeniyle, sivil toplum kuruluşları ve bilim kurumlarındaki ilgili bölüm insanları büyük tepki gösterdiler.

Nedenlerini araştırdılar.

Marmara Denizi çevresindeki sanayi kuruluşları ve ayrıca mevcut yoğun nüfusun bulunduğu bölgenin evsel atıklarının, yıllar boyu kapalı havzada bulunan denize akmasıyla kirliliğin oluştuğu kararına vardılar.

Bunun üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 22 maddelik “Marmara Denizi Koruma Eylem Planı”nı açıklamak zorunda kaldı. Böylelikle Marmara Denizi’nin tamamı Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. Kıyılardaki sanayi tesislerinde denetimler artırıldı.

Olayın uzmanı, bilim insanı Prof. Mustafa Sarı; deniz dibinde yapılan incelemelerde, müsilaja rastlanmadığını, benzer şekilde ALG patlamasının farklı sonuçları olduğunu belirtti. Bu yıl deniz üstünde müsilaj kirliliğinin olmamasının nedeni olarak da, deniz üstü su sıcaklığının geçen yıla göre bir derece daha soğuk olmasına bağladı.

Ancak; denetleme ve kirlilik takip çalışmalarının yavaş ilerlemesi,yeter düzeyde olmaması nedeniyle, deniz suyundaki azot ve fosfor kirliliği yükünün azalmadığını belirterek, yeniden MÜSİLAJ kirliliği ile karşılaşma olasılığının olduğunu belirtti…

Bu anlamda Marmara Denizi kıyısında konuşlanan ilçemiz ve ilimizdeki sanayi giderlerinden denize akan kirli atıkları akla geliyor. Bursa’ya bağlı ilçelerden de denize kirli atıklar gidiyor.   Bunların başında ve en büyük kirletici durumda olanı ise Nilüfer Deresi.

Bizim bildiğimiz ilçemiz Mudanya Arnavutköy Liman yanındaki ilçe belediyesinin hela ve duş giderleri de arıtmasız bir şekilde denize akıyor. Diğer yandan ilçemiz yamaçlarından akan küçük derelere şehrimizin arka kısımlarında kaçak atık su bağlantıları olduğu da söyleniyor.

Deniz ve kıyılarımızdaki ATIK SU ve kirlilik azaltılmaz ise yeniden MÜSİLAJ tehlikesi ile karşı karşıya kalmamız işten bile değil.

O halde denizimizi kirletenler ile Şehircilik Bakanlığı ve belediyeler iş işten geçmeden büyük bir mücadele başlatmalı, belediyeler de kendi tesislerine çeki-düzen vermelidirler.

Aksi halde deniz mahsullerinden mahrum kalarak AÇLIĞA mahkum oluruz.

KRALLARIN AĞACI…

Cumhuriyetimizin ilk kuruluş yıllarında zeytin alanlarının korunması, zeytin fidanlarının dikilmesi ve aşılanması ile ilgili bir yasa çıkarılmış. 3 bin yıllık bir bitki olan zeytinin meyvesi ve yağından binlerce yıl hem yiyecek, hem de ilaç olarak kullanıldığını biliyoruz.

Ancak öyle bir yapılaşma hırsı başladı ki ilerdeki yıllarda, zeytin alanları tahrip edilegeldi. Ülke yönetiminde bulunanlar son yıllarda zeytin alanlarını yapılaşmaya açmak istediler. Bununla ilgili yönetmelikler hazırladılar. Geçimini zeytin tarımından elde eden kırsal kesim insanımız, şehirliyi besleyen, eli öpülesice, milletin efendisi köylümüz bu kadim ağaca sahip çıktı. Yönetmelikleri iptal ettirdiler.

Ancak son zamanlarda yeni bir yönetmelik çıkarılarak, zeytin alanlarında kömür ocağı açılmasına ve alandaki zeytin ağaçlarının sökülmesine izin veriyor.

Bu duruma hem bilim insanları, hem de milletin efendisi köylüler tekrar karşı duruş sergilediler. Zeytin alanlarını yıkmak isteyenlere karşı halk demirden bir set çekmeye devam ediyor. Milletin Efendisi KÖYLÜ, zeytinine ve tarlasına sahip çıkıyor. Çevreci kuruluşlar da onlar ile kol kola bu mücadeleye katılıyor.

Bu konuda mücadeleden vazgeçmeyenleri yürekten alkışlıyor ve destekliyorum.

Son olarak “zeytinimize dokunmayın, kıymayın!!”yetkililer!! diyorum…

Google News Mudanya Haberleri Telegram MUDANYA Kanalı
Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ